El İşi Örnek

Babaanne ve Yere Düşen 1 Pirinç

Babaanne ve Yere Düşen 1 Pirinç

Daha çocuktum ama aklım eriyordu. Bir gün rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düşünce babaannem eğilerek, aramaya başladı. Gözünde gözlükler bakınıyor, bulmaya çalışıyordu.

Çocukluk işte, “Aman babaanne. Bir pirinç tanesi için bu kadar uğraşmaya yorulmaya değer mi?” Rahmetli doğruldu, tebessümle saçımı okşayarak, “Ah evladım.Sen hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar.

Bir pirinç tanesinde bile kaç insanın alın teri, el emeği, çilesi var biliyor musun?” deyince utanmıştım, bulana kadar bende aradım pirinç tanesini. Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Stockholm’e gitmiştim.

Kaldığım otelde sabah traş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında bir not gördüm. “Lütfen traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın,yandaki kutuya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine katkıda bulunun.” yazıyordu.

Doğrusu hayretler içinde kaldım.Çelik denince akla İsveç çeliği gelir.Birçok eşya üzerinde’ İsveç çeliğinden yapılmıştır’ diye yazardı.İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor,

İsviçre’de belli periyotlarda radyolar, televizyonlar bir haberi duyurur. “Şu tarihte, su saatte, okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun. İsviçre’nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç kesilmesine engel olun.”

Vaktiyle Japon ekonomisi dar boğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve;
“Şu andan itibaren tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden,pirinçten başka bir şey yemeyeceğim.

Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.” Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.

Şimdi dünyadaki bu örneklere bakıp özenmeli miyiz, yoksa iki nesil önce okuma yazma bilmez cahil dediğimiz babaannelerimizin dedelerimizin sahip olduğu o hassasiyeti nasıl kaybettiğimizi düşünüp utanmamalı mıyız.

Neredeyse 85 milyon olan nüfusumuzla herkes bir kova su ziyan etse barajları dolduracak suyu ziyan ettiğimizi, bir tabak yemeği çöpe atarak milyonlarca insanı doyuracak nimeti ziyan ettiğimizi, boşa yaktığımız elektirikle milyonlarca kilowat elektiriğin boşa gittiğini ve bedelini ödemekten ziyade geleceğimizi harcadığımızı düşünmeliyiz. İster zengin olalım ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız. Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır…

loading...
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

loading...